Makaleler

Boşanma Hukuku

Eşler evlilik birliğini çeşitli sebeplerden ötürü sonlandırma kararı aldığında kanunda öngörülmüş sebeplere göre dava açabilirler ve bunun sonucunda evlilik birliğine mahkeme tarafından son verilir. Boşanma davaları kimi zaman taraflardan birinin istemediği kimi zaman ise iki tarafın da boşanmakta anlaştığı davalar olabilmektedir. 

Resmi memur önünde yapılan evlilik, Medeni Kanun’da düzenlenen genel veya özel boşanma sebeplerinin varlığına bakılarak anlaşmalı veya çekişmeli boşanma davasının açılması suretiyle ve hâkim kararı ile sona erdirilir. Boşanma davası, eşler arasında yeni hukuki sonuçların ortaya çıkmasına sebep olmakla birlikte çocukların velayeti, nafaka, maddi ve manevi tazminat, ev eşyalarının paylaşımı vb. gibi boşanmanın eki niteliğindeki boşanan eşler arasında doğacak hukuki sorunların da çözüme kavuşturulması gerekir.

Gerek evlilik içi fiziksel şiddet, psikolojik şiddet, cinsel şiddet, ekonomik şiddet gerekse eğitim eksikliği ve buna dayanan sebeplerle yakından ilintili çeşitli sosyolojik olguların sonuçları Türkiye’de boşanma davalarının titizlikle yürütülmesinin önemini artıran unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır. 

  • Boşanma Davalarında Yetkili ve Görevli Mahkeme 

“Aile Hukuku” kapsamında ele alınan boşanma davaları yetkili ve görevli mahkemelerde açılır. Bu davalarda görevli mahkeme Aile Mahkemesidir. Aile Mahkemesinde diğer özel hukuk davalarından farklı usul kuralları uygulanarak yürütülen bu dava türü için Aile Mahkemesi’nin kurulmadığı yargı çevrelerinde boşanma davası için Aile Mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesine başvurulması gerekir. 

Aile Mahkemesi, yargılama sonucunda boşanma kararı verdiğinde mal paylaşımı dışında çekişmeli olan tüm unsurları ortadan kaldıracak nitelikte bir karar vermelidir. Mal paylaşımı için açılacak dava ise ya boşanma davasının kesinleşmesinden sonra ya da boşanma davasıyla aynı zamanda açıldığı durumlarda ayrı bir dava şeklinde yürütülmelidir. 

Boşanma davalarında yetkili mahkeme, boşanma davasını açan kişinin inisiyatifine bağlı olarak değişebilmektedir. 4721 sayılı Medeni Kanun’un 167. maddesi evli olan kişiler hakkında “Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme eşlerden birinin yerleşim yeri ya da davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.” demektedir. Bu durumda davayı açan kişi boşanma davasını dilerse kendi ikamet ettiği yerde dilerse de boşanmak istediği kişinin yerleşim yerinde açabilecektir. Ayrıca davacı dilerse davayı son defa en az altı aydan beri eşi ile ikamet ettiği yer mahkemesinde dilerse de değiştirmiş olsa dahi kendi ikametgahında açabilmektedir.

Boşanma davalarında yetki, kesin yetki niteliğinde olmadığından davalı taraf yetki itirazında bulunmadığı takdirde mahkeme davaya bakmaya yetkili olup olmadığını re’sen değerlendirmez. Davalı tarafından süresinde ve usulüne uygun olarak yapılmış bir yetki itirazı varsa mahkeme yetkili olup olmadığını ancak o zaman değerlendirecektir.

  • Medeni Kanun’a Göre Boşanma Sebepleri
  1. Zina (TMK m. 161)
  2. Hayata kast etme, aşağılayıcı veya onur kırıcı davranış (TMK m. 162)
  3. Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme (TMK m.163)
  4. Eşlerden birinin aile konutunu (müşterek evi) terk etmesi (TMK m.164)
  5. Akıl rahatsızlığı (TMK m.165
  6. Fiziksel şiddet, psikolojik şiddet, cinsel şiddet, ekonomik şiddet 
  7. Evlilik birliğinin bozulması    

Terk, zina, anlaşmalı boşanma, eylemli ayrılık, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış sebeplerinin varlığı halinde boşanma kararı verilebilmesi için bu nedenlerin gerçekleştiğinin ispatlanması yeterlidir. 

Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, akıl hastalığı, evlilik birliğinin bozulması gibi hallerde ise bu hallerin gerçekleştiğinin ispatının yanında ayrıca evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının ispatı gereklidir.

  • Boşanma Davasında Yargılama Usulü

Boşanma davası yargılaması, aşağıdaki kurallar saklı kalmak üzere Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’na tabidir.

  1. Hâkim, boşanma veya ayrılık davasının dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe, bunları ispatlanmış sayamaz.
  2. Hâkim, bu olgular hakkında gerek re’sen gerek istem üzerine taraflara yemin öneremez.
  3. Tarafların bu konudaki hiçbir türlü ikrarı hâkimi bağlamaz.
  4. Hâkim, kanıtları serbestçe takdir eder.
  5. Boşanma veya ayrılığın fer’i sonuçlarına ilişkin anlaşmalar, hâkim tarafından onaylanmadıkça geçerli olmaz.
  6. Hâkim, taraflardan birinin istemi üzerine duruşmanın gizli yapılmasına karar verebilir.
  • Anlaşmalı ve Çekişmeli Boşanma

Kimi zaman evliliği sonlandırmak iki tarafın ortak kararı olsa da kimi zaman taraflardan birinin sonlandırmak istemediği bir evlilik birliği söz konusu olabilir. Bu kapsamda anlaşmalı ve çekişmeli boşanma olmak üzere iki farklı türde boşanma davası bulunmaktadır. 

Bir tarafın evlilik birliğini sürdürmek istemesine rağmen diğer tarafın boşanmak istediği hallerde çekişmeli boşanma gerçekleşir. İki tarafın da aralarında anlaşmasıyla boşanmaya karar vermesi ise anlaşmalı boşanma olarak karşımıza çıkmaktadır.

1-)Anlaşmalı Boşanma

Anlaşmalı boşanmayı incelerken TMK m. 166/3 ‘teki hükümler dikkate alınır:

Türk Medeni Kanunu madde 166/3:

“Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.”

Bu boşanma davası, en az bir yıl süren evliliklerde eşlerin boşanma ve boşanmanın fer’ileri (tazminat davası, velayet davası, nafaka davası, mal paylaşımı…) hususlarında anlaşmaya vararak mahkemeye başvurmaları halinde ortaya çıkan boşanma davasıdır. Bu davada mahkeme, gerekli şartların var olup olmadığını araştırır ve gerekli görürse anlaşılan hususlarda değişiklik önerebilir. Değişiklik önerileri ya da ilgili protokol şartları eşler tarafından kabul edilmedikçe anlaşmalı boşanma söz konusu olamaz.

Eşlerin ortak görüşmeler sonucunda evliliği sonlandırma kararı vermeleri gerekmektedir. Anlaşmalı boşanma için yapılan söz konusu müzakerede boşanma, velayet, nafaka, tazminat, mal paylaşımı gibi konular açıklığa kavuşturulmalıdır. Nafaka önemli bir husus olup eş adına yoksulluk ya da çocuk adına iştirak nafakası ödenecek ise miktar ve ödenecek gün detaylı şekilde belirtilmelidir. 

Anlaşmalı boşanma, gerek çoğu zaman tek celsede ve kısa sürede sona ermesi sebebiyle gerek her iki tarafın boşanma ve boşanmaya bağlı unsurlarda anlaşması nedeniyle ayrıca müşterek çocukların varlığı halinde çocukların da fazla yıpranmaması amacıyla tercih edilen boşanma yöntemidir. Taraflar hukuka uygun bir protokol düzenlediği takdirde boşanma sebepleri sorgulanmadığı gibi boşanmaya ilişkin haklı delil, ispat unsurları da önem taşımamaktadır.  

2-) Çekişmeli Boşanma

Çekişmeli boşanma, daha önce de değinildiği üzere genel itibariyle tarafların nafaka, maddi – manevi tazminat, müşterek küçük çocuk varsa velayet konularında anlaşamadıkları hallerde çözüme varılması için açılmış olan davadır. Özel (mutlak) boşanma nedenleri ve genel boşanma nedenleri olmak üzere iki ayrı kategorik sebeple açılabilir.

Türk Medeni Kanunu m. 161-165 arasında düzenlenen özel boşanma sebeplerinin varlığının ispat edilmesi durumunda hâkim boşanma ya da ayrılık kararı vermek zorundadır. Boşanma davası evliliği sonlandıran bir karar iken ayrılık davası evliliği sonlandıran bir karar değildir, ayrılık kararıyla eşlerin ortak yaşamına bir süre ara verilir. Özel boşanma nedenlerine dayanılması halinde boşanma davasını açan taraf, karşı tarafın kusurunu veya fiilinin ağırlığını ispatlamak zorunda değildir. Sadece özel boşanma nedeninin ispatlanması boşanma kararı verilmesi için yeterlidir.

Dava açmak isteyen taraf ileride hukuki kaybı olmaması ve davayı kazanması adına birçok duruma dikkat etmeli, belli prosedürlere uygun olarak davayı açmalıdır. Kanundaki belli prosedürlere uygun olarak açılmayan dava reddedilecektir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu