Makaleler

Tefecilik Suçu

Tefecilik suçu (TCK md. 241) kazanç sağlamak maksadıyla bir kimseye “doğrudan ödünç para verme”, “senet kırdırma” veya “kredi kartıyla pos cihazından para çekme” yollarıyla ödünç para verilmesiyle oluşan ekonomik bir suçtur.

Tefecilik yapma suçu, TCK’nin “Ekonomi, Sanayi ve Ticarete İlişkin Suçlar” bölümünde düzenlendiğinden hem mali finansmana ihtiyacı olan genel ekonomik hayatı hem de mali sıkıntı içinde olan bireyin sömürülmesini korumaktadır. Planladığı çizgide ilerleyen bir ekonomik sistemde, girişimci ve diğer kişiler ihtiyaç duydukları malî kaynağı, 19.10.2005 tarih ve 5411 sayılı “Bankacılık Kanunu ile 21.11.2012 tarih ve 6361 sayılı “Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu kapsamında faaliyet gösteren kurumlardan temin ederler. Bu çerçevede finansman ihtiyacını gideren kişi, ilgili mevzuat ve sözleşme çerçevesinde borç ve yükümlülükler altına girer.

Bu sistemin oluşturduğu gözetim ve denetim sayesinde ise, bir taraftan ekonominin fon kaynaklarının korunması sağlanırken diğer taraftan, iktisadî faaliyetler kayıt altına alınmak suretiyle vergi, harç gibi kamu kaynaklarının azalması önlenmektedir. İşin sosyal boyutu itibariyle ise, içinde bulunduğu bürokratik veya ekonomik nedenlerle kredi sağlayamayan kişinin/ müteşebbisin zayıflığından veya çaresizliğinden yararlanılmak suretiyle ekonomik olarak sömürülmesinin önüne geçilebilmektedir.

Aksi halde, tefecilik olarak adlandırılan ve bir taraftan iktisadi fonlar ve kamu kaynakları, diğer taraftan bireyler için birçok olumsuzluğu içeren kayıt dışı/ kontrolsüz sistem devreye girmektedir. Bu bağlamda anılan sakıncaları engellemek, finansal sistemin işleyişini sağlamak, faaliyetleri düzenli bir şekilde sürdürmek ve kuralların ihlali halinde yaptırıma tabi tutmak için kanun koyucu tarafından yapılmış olan birçok düzenleme mevcuttur.

Tefecilik suçunun konusu “ödünç verilen her şey” değil yalnızca “para”dır. Aynı şekilde takı, altın, gümüş ve benzeri değerli madenler tefecilik suçunun konusu olamaz. Ancak, uygulamada bazı kuyumcuların altın satıyormuş gibi yapıp senet veya çek aldığı, gerçekte satmadığı altını faturalayarak daha sonra ikinci el altın (hurda altın) olarak aynı kişiden satın aldığı görülmektedir.

Bu durumda, gerçek bir altın alışverişi olmadığı için tefecilik suçu vücut bulmaktadır. Suçun ispatı için şikâyetçinin iddiası doğrultusunda vergi incelemesi yapılarak vergi inceleme raporu düzenlenmektedir. Tefecilik suçunda kazanç hususunda ise yalnızca tefecinin kazanç sağlama maksadıyla hareket edip etmediği aranır. Kazancın fiilen elde edilmesi suçun tamamlanması için şart değildir.

Tefecilik suçunda hareket unsuru hususunda Yargıtay 765 sayılı eski TCK döneminde ve 5237 sayılı TCK’nin ilk yıllarında tefecilik suçunun meydana gelmesi için birden fazla kimseye ödünç para verilmesini ve suçun meslek edinilmesini şart koşmaktaydı. Ancak, bugünkü Yargıtay uygulaması tefecilik suçunun oluşması için sadece bir kişiye ödünç para verilmesini yeterli görmektedir. Birden fazla kişiye ödünç para verilmesi halinde TCK md. 43 gereği zincirleme suç  hükümleri uygulanarak failin cezası belli oranlarda arttırılacaktır.

Tefecilik suçunun hareket unsuru, kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para verme işlemidir. Bu suçun oluşması için öncelikle ikrazatçılık (ödünç para verme işlemi) yapmak üzere kanunen yetkili organlardan izin alınmamış olmalı ya da verilen iznin iptal edilmiş olması gerekir. İzin alınarak faiz karşılığında ödünç para verilmesi eylemi suç olmayacaktır. Tefecilik suçunun oluşması için, fail tarafından başka birisine kazanç elde etme maksatlı ödünç olarak para verilmiş olması gerekmektedir. Bir kimsenin paraya ihtiyacı olan kişiye yardımcı olmak amacıyla para verip bir süre sonra geri alması suç oluşturmayacaktır.

Suçun mağduru konusuna değinmek gerekirse esasen tefecilik suçu bir tarafta kazanç elde etmek amacıyla ödünç para veren, diğer tarafta ödünç para alan kişi söz konusu olduğundan iki taraflı bir karşılaşma suçudur. Ancak, kanun suç politikası gereği ödünç para alanı cezalandırmamaktadır. Yargıtay uygulamasında da faiz karşılığı ödünç para aldığı iddia edilen kişi tefecilik suçunun mağduru olarak kabul edilmektedir; mağdur, şikayetçi olarak ceza davasına müdahil olabilir.

Tefecilik suçu üç şekilde işlenebilir:

  • Doğrudan Ödünç Para Verme Yoluyla Tefecilik Suçu: Bir kimseye kazanç sağlamak için ileriki bir tarihte faizli bir şekilde geri ödenmek üzere doğrudan ödünç para verme yoluyla işlenir.
  • Senet veya Çek Kırdırma Suretiyle Tefecilik Suçu: Kazanç elde etmek amacıyla ileriki tarihli bir senedi veya çeki vadesinden önce belli bir indirim uygulamak suretiyle kırdırmaktır. Kambiyo senetleri (çek, bono-senet vb…) Ticaret Kanunu’na göre birer ödeme aracı olmasının yanı sıra ticari hayatta kambiyo senetlerinin işlevi dışında kullanıldığı da bilinmektedir. Çek veya senedin icra yoluyla borçludan tahsil edilmesindeki kolaylık nedeniyle tefecilik suçunda çok sık kullanıldığı bilinmektedir. 
  • Pos Cihazı Tefeciliği: Pos tefeciliği suçu, kazanç sağlamak amacıyla kredi kartıyla pos cihazından para çekerek belli bir meblağı komisyon olarak alma şeklinde işlenir. Pos cihazı, ticari hayatta en yaygın ödeme aracıdır. Uygulamada tefecilik yapan kişi, paraya ihtiyacı olan kişiye “borç para” olarak nitelediği belli bir miktarda parayı vermekte, parayı alan kişiyle yaptığı anlaşma çerçevesinde verdiği paraya belli bir miktarda faiz ekleyerek toplam miktarı pos cihazından çekmektedir. Böylece, parayı alan kişi nakit ihtiyacını karşılamakta, tefeci ise kredi kartını kullanarak pos cihazından “faizli” para çekmek suretiyle kazanç elde etmektedir. Yargıtay, bu şekildeki tefecilik suçuna pos cihazı tefeciliğidemektedir. Tefecilik suçu nedeniyle yapılan yargılamalarda hazineye mutlaka bildirimde bulunularak ceza davasına müdahil olma hakkını kullanması imkanı verilmelidir.

TEFECİLİK SUÇUNUN CEZASI (TCK 241)

Tefecilik suçunun cezası şu şekildedir:

  • Kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis ve beş yüz günden beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır (TCK 241/1)
  • Suçun bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde verilecek ceza bir kat artırılır (TCK 241/2)

Tefecilik suçunun işlenmesi suretiyle yararına haksız menfaat sağlanan tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. (TCK 242)

Kanun maddesinde suçun cezası, hapis cezası ile adli para cezasının birlikte uygulanması suretiyle düzenlenmiştir. Yani, fail hem hapis cezasına hem de işlenen suçun vahametinin derecesine göre miktarı belirlenmek üzere adli para cezasına mahkum edilecektir.

Tefecilik Suçu Nasıl İspat Edilir?

Tefecilik suçunun ispatı konusunda en önemli nokta, hayatın olağan akışı içerisinde suçun mağduru ile faili arasında para alışverişi dışında bir ilişki olup olmadığının belirlenmesidir. Bu çerçevede fail ile mağdur arasında yakın akrabalık ilişkisi, uzun yıllara dayanan arkadaşlık veya komşuluk ilişkisi olup olmadığı araştırılır.

Faile ait iş yerlerinde başkaları tarafından imzalanmış senetler veya çekler elde edilmesi halinde; çek veya senetlerin neden bulundurulduğu faile sorulmalı, çek ve senet üzerinde borçlu gözüken kişilerin beyanı alınmalı, gerekirse vergi dairesine başvurularak bir vergi inceleme raporu düzenlenmesi istenmelidir.

TEFECİLİK SUÇUNDA ŞİKAYET, ZAMANAŞIMI, UZLAŞMA VE GÖREVLİ MAHKEME

Tefecilik suçu takibi şikayete bağlı suçlar arasında değildir. Suç, savcılık tarafından resen soruşturularak kamu davası açılır. Şikayetten vazgeçme, ceza davasının düşmesi sonucunu doğurmaz.

Uzlaşma, suç isnadı altındaki şahıs ile suçun mağduru olan şahsın bir uzlaştırmacı aracılığıyla iletişim kurarak anlaşmasıdır. Tefecilik yapma suçu, uzlaşma kapsamında olan suçlardan değildir.

Dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren belli bir süre geçtiği halde dava açılmamış veya dava açılmasına rağmen kanuni süre içinde sonuçlandırılmamış ise ceza davasının düşmesi sonucunu doğuran bir ceza hukuku kurumudur. Tefecilik suçunun dava zamanaşımı süresi 15 yıldır. Söz konusu suç, 15 yıllık dava zamanaşımı süresi içerisinde her zaman soruşturulabilir ve fail hakkında kamu davası açılabilir.

Tefecilik suçu hakkında yargılama yapma görevi Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yerine getirilir.

ADLİ PARA CEZASINA ÇEVİRME, ERTELEME VE HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI

Adli para cezası, işlenen bir suça karşılık hapis cezasıyla birlikte veya tek başına uygulanabilen bir yaptırım türüdür. Tefecilik yapma suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası, ceza miktarı ve adli para cezasının hapis cezası ile birlikte yaptırım olarak düzenlenmesi nedeniyle adli para cezasına çevrilemez.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi içerisinde belli koşullar yerine getirildiğinde ceza kararının hiçbir sonuç doğurmayacak şekilde ortadan kaldırılması davanın düşmesine neden olan bir ceza muhakemesi kurumudur. Tefecilik yapma suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi mümkündür.

Tefecilik suçlarından kurulan hükümlerde Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 231. maddesinin (hükmün açıklanmasının geri bırakılması) uygulanmasında, aynı yasanın 231/6-c maddesindeki “Zararın giderilmesi” koşulunun aranması olanaksızdır (Y9CD-K.2021/3171). Bu nedenle, tefecilik suçunda zararın giderilmesi şartı aranmadan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi gerekir.

Cezanın ertelenmesi, mahkeme tarafından belirlenen cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesidir. Tefecilik yapma suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezasının ertelenmesi de mümkündür.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu