Makaleler

Uyarlama Davası Şartları

Ahde vefa (pacta sunt servanda) ilkesi, Borçlar Hukuku açısından sözleşmelerde uygulanan temel ilkelerden biridir. Buna göre sözleşmenin tarafları üstlendikleri edimleri sözleşmenin hükümlerine bağlı kalarak yerine getirmekle yükümlüdürler. Ne var ki bazı hallerde sözleşmenin süresi içinde meydana gelebilecek olağanüstü değişiklikler, ahde vefa ilkesine uymayı zorlaştırmakta ve hatta sözleşmenin kuruluşu sırasında var olan edimler arasındaki dengeyi bertaraf etmektedir. İşte bu durumda yapılması gereken yargı yoluna başvurarak sözleşmenin değişen şartlara göre yeniden revize edilmesini -uyarlanmasını- talep etmektir.

Sözleşmenin uyarlanmasının talep edebilmesi için; sözleşmenin kurulduğu sırada taraflarca öngörülemeyen -ve öngörülmesinin de beklenemeyeceği-, borçludan kaynaklanmayan ve edimlerin ifasını dürüstlük kuralına aykırı düşecek ölçüde taraflardan biri aleyhine değiştiren bir durum söz konusu olmalıdır.

Örneğin; savaş, ekonomik kriz, aşırı derecede ve ani işsizlik, doğal afetler, ülke ekonomisinde ağırlığı olan büyük bankaların batması veya para değerinin aniden ve büyük oranda düşmesi gibi durumlarda uyarlama talep edilebilir.

Zira bu örneklerin hepsinde borcun ifasını güçleştiren ve öngörülemez nitelikteki değişiklikler sonucu “işlem temelinin çökmesi” gündeme gelecektir. İşlem temelinin çökmesi halinde de ısrarla sözleşme hükümlerinin uygulanmasını talep etmek dürüstlük kuralına aykırı olacağından hâkimin sözleşmeye müdahalesi kaçınılmaz olacaktır.

Yukarıda da ifade edildiği üzere hâkimin sözleşmeye müdahalesi yalnızca ciddi hal ve koşulların gerçekleştiği ihtimallerde mümkün olup ikincil ve istisnai niteliktedir. Aksi halde hukuk sistemimizin yapı taşlarından olan “irade serbestisi”, “sözleşme serbestisi” ve “sözleşmeye bağlılık” ilkelerinin uygulama alanı daralacak ve sözleşmeler en ufak anlaşmazlıklarda dahi hâkim müdahalesine ihtiyaç duyacaktır.

Değişen hal ve şartlar nedeniyle tarafların edimleri arasındaki dengenin aşırı ölçüde bozulduğuna kanaat getiren hâkim; ilk olarak sözleşmede, kanunda veya örf adet hukukunda değişen hal ve şartlar karşısında sözleşmenin akıbetini düzenleyen hükümlerin (intibak kurallarının) bulunup bulunmadığına bakacaktır. Eğer intibak kuralları söz konusu ise hâkim sözleşmeye müdahale edemeyecek ve var olan kuralları uygulamakla yetinecektir.

Sözleşmenin akıbetini düzenleyen hükümlerin bulunmaması halinde ise hâkim; sözleşmede açık kalmış hukuki meseleyi veya sözleşmesel boşluğu, taraflar sözleşmenin kuruluşu sırasında makul ve doğru şekilde düzenlemiş olsaydı nasıl tamamlayacak idiyse o şekilde tamamlamalıdır.

Bunun yanında hâkim uyarlama yapmakla sözleşmedeki boşluğu; sözleşmenin özelliğini, koşullarını, süresini, enflasyon gibi beklenilmeyen ekonomik değişiklikleri, kiralananın niteliklerini ve tarafların menfaatlerini göz önünde bulundurarak doldurmalıdır.

Genel olarak hâkim sözleşmedeki boşluğu doldurmak için; sözleşmenin süresinden önce sona erdirilmesi, süresinin uzatılması veya içeriğinin değiştirilmesi imkânlarından birisini seçme hakkına sahiptir. 

  1. a) Hâkim sözleşmenin süresinden önce sona erdirilmesine karar verirse sözleşmedeki boşluğu ilgili tarafa fesih veya sözleşmeden dönme hakkı tanıyarak doldurabilir veya sözleşmeyi geriye etkili ve tazminat karşılığında veya tazminatsız olarak bizzat sona erdirebilir.
  2. b) Hâkim sözleşmenin içeriğine müdahale ederse taraflardan birinin esas veya yan borçlarını değiştirebilir veya sözleşmede borcun vadesinin ertelenmesi ya da taksitle ödeme gibi değişiklikler yapabilir.

Ancak bazı hallerde hâkimin sözleşmeyi sona erdirme yetkisi kısıtlanmıştır. Örneğin; taraflardan biri sözleşmenin değiştirilmesinin etkilerini üstlenmeye hazır durumda ise diğer taraf sözleşmenin devam etmesini engelleyemeyecek ve böylece hâkim de sözleşmeyi sona erdiremeyecektir. Hâkim bunun dışındaki hallerde uyarlama konusunda serbesttir ve hâkimin kararı ifa hükmü, tespit hükmü veya inşai hüküm kazanacaktır.

Kira sözleşmesine ilişkin uyarlama davası;  kiralanan taşınmazın bulunduğu yerde veyahut davalının yerleşim yerinde bulunan Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açılmalıdır. Uygulamada uyarlama davasına daha çok uzun süreli kira sözleşmeleri konu olsa da yukarıda değinilen şartların varlığı halinde kısa süreli kira sözleşmeleri de uyarlama davasına konu olabilir. 

Uyarlama davasında hâkim tarafların talepleriyle bağlıdır. Örneğin taraflar sözleşmenin sona ermesini talep ederken hâkim sözleşmenin devamına ya da tam tersi ihtimalde taraflar sözleşmenin devamını talep ederken hâkim sözleşmenin sona erdirilmesine karar veremez. Bu nedenle uyarlama davasında talepte bulunurken esas talep ile muhtemel talepleri ayrı ayrı beyan etmek gerekmektedir. 

KAYNAKLAR

– İbrahim KAPLAN, Hâkimin Sözleşmeye Müdahalesi, Ankara Kadıoğlu Matbaası,1987

– T.C Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin E. 1991/8374 K. 1991/10619 sayılı ilamı

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu