Boşanma, kanunda öngörülmüş olan bir sebebe dayanarak taraflardan birinin açacağı dava sonucunda evlilik birliğine hakim kararı ile son verilmesidir.

Eşler, boşanma davasının hukuki sonuçları olan nafaka, tazminat, velayet gibi konularda mutabakata varamadıkları takdirde çekişmeli boşanma davası açma yoluna başvurulur. Taraflardan birinin boşanmak istememesi, müşterek çocuk varsa velayetinin hangi ebeveynde kalacağının kararlaştırılamaması, nafaka ve tazminat miktarlarında uyuşmazlık çıkması veya edinilmiş malların paylaştırılması konusunda anlaşamamaları gibi durumlar çekişmeli boşanma davalarında sıkça karşılaşılan nedenler arasında yer almaktadır.

Türk Medeni Kanunu’nun 161-166. maddelerinde boşanma sebepleri düzenlenmiştir. Bunlar sırasıyla; zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, terk, akıl hastalığı ve evlilik birliğinin temelden sarsılmasıdır. Eşlerden her biri kanunda düzenlenen boşanma sebeplerine dayandırılarak hazırlanan bir dilekçe ile görevli ve yetkili mahkemeye başvurarak çekişmeli boşanma davası açılabilir.

Boşanma davalarında görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesi veya davadan önce son defa 6 ay birlikte oturulan yer mahkemesidir.

  • YARGITAY 2.Hukuk Dairesi Esas: 2015/ 25093 Karar: 2016 / 462 Karar Tarihi: 13.01.2016

“ Dava terk hukuki sebebine dayalı boşanma davasıdır (TMK m. 164). Türk Medeni Kanunun 164. maddesi gereğince boşanma davası açma hakkı, terk edilen eşe aittir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. (TMK m.164/1. fıkra son cümle).Toplanan delillerden davalı kadının eşini eve almadığı ve eşini ortak konutu terk etmeye zorladığı anlaşılmaktadır. Bu durumda terk edenin davalı, terk edilenin de davacı olduğunda tereddüt bulunmamaktadır Daha önce taraflar arasında görülen davalı erkek tarafından açılan boşanma davasının reddine kadının açtığı bağımsız tedbir nafakası davasının kabulüne karar verildiği, kararın 14.01.2012 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacı ortak konuta dönmek için 18.05.2012 tarihinde ihtar çekmiş, ihtar 24.05.2012 tarihinde davalıya tebliğ edilmiş, terke dayalı dava ise 22.08.2012 tarihinde açılmıştır. Dinlenen tanık beyanlarından da davacının, eşine terk ihtarının tebliğinden itibaren iki aylık süre içinde 24.07.2012 tarihinde ortak konuta gittiği ancak davalı kadının eşini eve almadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davalının haklı bir sebep olmaksızın davacının ortak konuta dönmesini engellediği sabittir. Türk Medeni Kanunun 164. maddesi koşulları gerçekleşmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, hatalı gerekçeli ile reddi isabetsiz olmuş, bozmayı gerektirmiştir.”

  • YARGITAY 2.Hukuk Dairesi Esas: 2014/ 359 Karar: 2014 / 10775 Karar Tarihi: 12.05.2014

“Kadının ortak konutu 2002 yılı Ağustos ayında terk ettiği anlaşılmakladır. İleri sürdüğü sebeple boşanma davası açma imkanı varken, bekleyip kocası tarafından kendisine ihtar çekilip aleyhine terk hukuki sebebine dayalı olarak dava açılmasından sonra 23.08.2012 tarihinde terkteki haklılığa dayanak dava ikame etmesi dürüstlük kuralına aykırıdır ve hukukça korunamaz. Bu sebeple davalı-davacı (kadın) tarafından açılan boşanma davasının reddine, koca tarafından açılan terk sebebine dayanan boşanma davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, aksi yönde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

 Karar: Terk sebebine dayanan boşanma davasının reddedilebilmesi için, terkte haklı olmak yetmez. Usulüne uygun ihtar tebliğine rağmen ortak konuta ve aile birliğine haklı bir sebeple dönmemenin gerçekleşmiş olması gerekir. Koca, 19.12.2011 günü notere başvurarak eşinin eve dönmesi için ihtar edilmesini (TMK md. 164) istemiş, istek doğrultusunda verilen ihtar kararı 23.12.2011 tarihinde kadına tebliğ edilmiştir. İhtar Türk Medeni Kanununun 164. maddesi ile 27.03.1957 tarihli 10/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına uygun ve geçerlidir. Kadın haklı sebeple ortak konuta dönmediğini ispatlayamamış, ihtara uymamakta haklı olduğuna dair bir delil getirmemiştir.”

  • YARGITAY 2.Hukuk Dairesi Esas: 2015/ 5174 Karar: 2015 / 19178 Karar Tarihi: 22.10.2015

“ Dava, şiddetli geçimsizlik sebebine (TMK.m.166/1) dayalı olarak açılmıştır. Toplanan delillerden, davalı erkeğin akıl hastası olduğu ve kendisine vasi atandığı anlaşılmaktadır. Akıl hastalığına dayalı (TMK.m.165) bir dava da söz konusu değildir. Mahkemece, Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi gereğince boşanma kararı verilebilmesi için davalı erkeğin davranışlarının iradi olması gerekmektedir. Akıl hastası davalı erkeğin davranışları iradi olmadığına göre, davanın reddi yerine kabulü doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. “

  • YARGITAY 2.Hukuk Dairesi Esas: 2014/ 17263 Karar: 2015 / 2306 Karar Tarihi: 20.02.2015

“Davalı-davacı (kadın)’ın eşine hakaret ve beddua ettiği, davacı-davalı (koca)’ nın da eşinin bağımsız konut isteğine duyarsız kaldığı, eşini tayin olduğu yere götürmeyerek ailesiyle oturttuğu ve eşinin maddi ihtiyaçlarını karşılamadığı, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında davalı-davacı (kadın) da boşanma davası açmakla haklı olup, davalı-davacının da boşanma davasının kabulü gerekirken, reddi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davalı-davacı (kadın)’ın eşine hakaret ve beddua ettiği, davacı-davalı (koca)’nın da eşinin bağımsız konut isteğine duyarsız kaldığı, eşini tayin olduğu yere götürmeyerek ailesiyle oturttuğu ve eşinin maddi ihtiyaçlarını karşılamadığı, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında davalı-davacı (kadın) da boşanma davası açmakla haklı olup, davalı-davacının da boşanma davasının kabulü gerekirken, yazılı şeklide reddi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. “

  • YARGITAY 2.Hukuk Dairesi Esas: 2014/19822 Karar: 2014/20613 Karar Tarihi: 23.10.2014

“Dava, zina hukuki sebebine dayalı boşanma talebidir. Buna göre, dava hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Davacı kocanın, eşinin bir başka erkekle zina ettiğini Dž Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/304 esas, 2010/134 karar sayılı dosyasının 15.09.2009 tarihli duruşmasında öğrendiği, zina nedeniyle boşanma davasını 01.04.2010 tarihinde açtığı, bu durumda davanın yasada öngörülen altı aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında boşanma davasının münhasıran zina sebebine dayalı olarak açıldığı konusunda bir çekişme de bulunmamaktadır. Durum böyleyken, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerekirken, boşanma kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.”

  • YARGITAY 2.Hukuk Dairesi Esas: 2021/ 8421 Karar: 2021 / 9177 Karar Tarihi: 06.12.2021

“İlk derece mahkemesince sadakatsizlik vakıası kadına kusur olarak yüklenilmişse de dinlenilen tanık beyanları ile kadının davranışının güven sarsıcı boyutta kaldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurlarla birlikte değerlendirildiğinde evlilik birliğinin sarsılmasında tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu davalı-davacı kadının ağır kusurlu olduğunun kabulü doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.”