T.C DANIŞTAY 14.Daire
Esas: 2017/ 859 Karar: 2018 / 7759
Karar Tarihi: 19.12.2018

İşlem tarihinde yürürlükte bulunan Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun 658 sayılı İlke Kararı ile arkeolojik sitlerin koruma ve kullanma koşullarına ilişkin temel ilkeler ortaya konulmuş ve kültür varlıklarını koruma yükümlülüğünün ve anlayışının doğal bir sonucu olarak, I. ve II. derece arkeolojik sitlerde mutlak yapılaşma yasağı öngörülmüştür. Dava konusu ilke kararı, I. ve II. derece arkeolojik sit alanlarında güneş enerji santralleri kurulmasına izin vermesi sebebiyle, ana ilkeleri belirleyen 658 sayılı İlke Kararına da uygunluk bulunmamaktadır.

T.C DANIŞTAY 14.Daire
Esas: 2017/ 2771 Karar: 2018 / 4515
Karar Tarihi: 07.06.2018

Yurtdışından ülkeye kanun dışı yollarla sokulan taşınır kültür varlıklarının (4 adet mozaik) mülkiyetini üzerine geçirmesi mümkün bulunmayan davacının uyuşmazlık konusu dört adet mozaik eser için kurulacak bir komisyon tarafından uluslararası rayicinin belirlenerek kendisine ikramiye ödenmesi veya eserlerin Kuveyt Devletine iade edilmesi istemiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık, dava konusu işlemin iptali yolundaki temyize konu İdare Mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.

T.C DANIŞTAY 14.Daire
Esas: 2014/ 2120 Karar: 2017 / 4332
Karar Tarihi: 23.06.2017

3. derece arkeolojik sit alanı içerisinde, 3,5 metre yüksekliğinde, 10×6 m2 ebatlarında bir adet ruhsatsız prefabrik (çelik konstrüksiyon, ahşap malzeme) yapı yapıldığının idare teknik elemanlarınca 04.07.2012 günlü yapı tatil zaptı ile tespit edildiği, Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 07.02.1991 gün ve 784 sayılı kararı ile onaylanan koruma amaçlı imar planında taşınmazın bulunduğu alanın park alanı olarak planlandığı, davacı tarafından 714 numaralı parsel üzerinde bulunan ev ve arsanın kamulaştırılması, 3194 sayılı Yasanın 18’inci maddesi uyarınca uygulama yapılarak arsanın uygun bir yere taşınması veya imar planını değiştirerek konuta açılması veya 60 m2 brüt prefabrik yapıya 10 yıl süreyle geçici ruhsat verilmesi istemiyle 10.07.2012 gününde davalı idareye başvuru yapıldığı, bu başvurunun davalı idare tarafından İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüne iletildiği, Müdürlük tarafından adı geçen parselde izinsiz uygulama için konunun Cumhuriyet Savcılığı ve Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kuruluna iletildiğinden davacının istemleri hakkında yapılacak bir işlem bulunmadığının belirtilmesi sebebiyle davacının geçici ruhsat isteminin 26.09.2012 gün ve 6415 sayılı işlem ile reddedildiği, dava konusu yıkım kararına ilişkin 06.09.2012 günlü, 180 sayılı belediye encümeni kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

T.C DANIŞTAY
14.Daire
Esas: 2016/ 1462
Karar: 2017 / 1228
Karar Tarihi: 02.03.2017

Sit kararlarının doğal çevrenin kamu yararına korunması amacıyla alınmış kararlar olması nedeniyle uyuşmazlığın çözümünde sadece dava konusu parselin değil bir bütünün parçası niteliğinde bulunan uyuşmazlık konusu taşınmazın çevresi ile birlikte bir bütün olarak değerlendirilmesi ve 1. derece doğal sit tanımına uygun özellikler gösterip göstermediğinin kamu yararı da dikkate alınarak somut bir biçimde ortaya konulması gerekmektedir. Korunması gereken alanların bütüncül yaklaşımla korunması zorunluluğu karşısında, bu alanların sınırlarının değiştirilmesinin, koruma kullanma dengesinin, kullanma yönünde bozulmasına neden olacağı açıktır. Uyuşmazlıkta, dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan mevzuat gereğince dava konusu taşınmazın İzmir II numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 14/02/1996 günlü ve 5576 sayılı kararı I. derece doğal sit alanı olarak belirlenmesine ilişkin çalışma raporunun ve söz konusu taşınmazın bulunduğu parsel de dahil tüm bölgenin bütüncül olarak değerlendirilerek, taşınmazın 1.derece doğal sit tanımına uygun özellikler gösterip göstermediğinin, 1.derece doğal sit alanı dışına çıkartılması halinde, bu durumun doğal sit alanının bütünlüğünü ne şekilde etkileyeceğinin kamu yararı da dikkate alınarak, somut bir biçimde ortaya konulduktan sonra karar verilmesi gerekirken, bu hususlarda değerlendirme yapılmaksızın düzenlenen bilirkişi raporu esas alınarak dava konusu işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.